“Bir kuruluş ideal olarak nasıl yönetilmeli?” sorusuna cevap arayan ve çeşitli kanallarla ideal yönetim anlayışını kurumlara aktaran Türkiye Kalite Derneği (KalDer), mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek ülkemizin rekabet gücünün ve refah düzeyinin yükseltilmesine katkıda bulunmak için çalışıyor. Bu kapsamda Toplam Kalite Yönetimi esaslarını benimseyen KalDer, her ölçekten firmanın süreçlerini iyileştirmesi ve verimlilik yoluyla rekabet avantajı kazanması için kurumlara rehberlik ediyor. Tüm üretim ve yönetim faaliyetlerinin bir sistem içerisinde yürütülmesinin önemine dikkat çeken Türkiye Kalite Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Bayraktar, bu noktada Toplam Kalite Yönetimi’nin can simidi görevi gördüğünü belirtti.
Kuruluşun tüm faaliyetlerinin değerlendirilmesi ve geliştirilmesini esas alıyor
Üretim veya hizmet fark etmeksizin kuruluşlarının tüm fonksiyonlarında iyileştirme sağlayan Toplam Kalite Yönetimi hakkında bilgi veren Yılmaz Bayraktar şunları söyledi: “Toplam Kalite Yönetimi, bir kurumda gerçekleştirilen bütün faaliyetlerde müşteri beklentilerini karşılayabilmek için gerekli olan yönetim, insan, gerçekleştirilen iş, ürün ve hizmet kalitelerinin bir sistem yaklaşımı içerisinde, tüm çalışanlar ve paydaşların katılımı ile hedef ve fikir birliktelikleri sağlanarak geliştirilmesidir. Bu yaklaşımı kısaca geleneksel yönetimden, kurumsal yönetim anlayışına geçmenin, rekabetten müşteri memnuniyetine bütünsel bakış açısı sağlayan çağdaş yönetim felsefesi olarak tanımlayabiliriz. Üstelik bu çağdaş anlayış sadece yönetimsel bir dönüşümü kapsamaz, Toplam Kalite Yönetimi organizasyon kültüründe topluca bir değişikliği gerektirir. Tüm çalışanların, proseslerin, bütün üretim araçlarının ve ürünlerin bütünleşik halde ele alınarak, “Sürekli Gelişme-Kaizen” anlayışının kuruluşa yerleşmesi ile rekabet gücünün sağlıklı bir şekilde artırılabilmesi mümkündür. Bu felsefe kapsamında; yönetim kalitesinin sağlanması, kayıpların giderilmesi, maliyetlerin düşürülmesi, olası hataların önlenerek mükemmelliğin sağlanması gibi birçok hedef bulunuyor. Bir kuruluşun tüm faaliyetlerinin sürekli olarak değerlendirilmesi ve geliştirilmesini öngören Toplam Kalite Yönetimi, temel yapı taşı olan Japon kalite anlayışı “Deming Döngüsü” sayesinde sürekliliği ve sürdürülebilirliği sağlıyor.”
İşletmelerin rekabet gücüne güç katıyor
Toplam Kalite Yönetimi’nin her işletmede farklı yöntemlerle ele alındığını belirten Bayraktar; “Kişilerden bağımsız olarak saptanmış amaç ve hedefler doğrultusunda faaliyet göstermesi, standartlara ve süreçlere uygun çalışması, değişen çevre koşullarını izleyen yaklaşımlar ile organizasyonel yapısını oluşturması gibi hedefleri barındıran Kalite Yönetimi’nin içeriği, uygulanacak yöntemleri ve ayrılacak kaynakları da farklılaştırıyor. Burada kritik olan ürün veya hizmetin iyi tanımlanmış süreçlerin sürekli geliştirilmesi, temel hedef ise düşük maliyetle kaliteyi üretmektir. Tüm bu süreçlerin başarıya ulaşabilmesi içinse Planlama, Uygulama, Kontrol, Önlem alma döngüsünün uygulanması önemlidir. Bu döngüyü başarıyla uygulayan kuruluşlar, sürekli iyileşmeyi başarabildikleri için iş faaliyetlerini düzenler, gelişimlerine katkı sağlarlar. Organizasyon içindeki kalite bilinci artarken her sürecin iş kalitesi de yükselir. İnovatif ve gelişim odaklı süreçlerin ortaya çıkmasıyla verimli bir düzen oluşur. Daha düşük harcamalar ile daha iyi maliyet yönetimi sağlanır. Kurum ve yapısı, değişen piyasa koşullarına uyumlu hale gelir. Müşteri sadakati gelişirken müşteri memnuniyeti de artan kaliteye bağlı olarak üst seviyeye taşınır. Tüm bu değişkenler, işletmelerin rekabet gücüne güç katar” şeklinde konuştu.
Toplam Kalite Yönetimi’nin yaygınlaşması için Ulusal Kalite Hareketi’ni başlattı
Kaliteye ulaşmanın bir kültür meselesi olduğuna ve kaliteye erişimin kitlesel bir dönüşümle mümkün olacağına da dikkat çeken Bayraktar: “1998 yılında başlattığımız Ulusal Kalite Hareketi programı ile uzun vadeli bakış açısı, paydaş odaklı yaklaşım ve neden-sonuç ilişkisinin önemi kapsamında kurumsal gelişimleri için ihtiyaçlara hızlı cevap verebilen çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yaşamın her alanında kalite sloganı ile başlayan Ulusal Kalite Hareketi, ülkemizin sürdürülebilir yüksek rekabet gücüne erişebilmesi için mükemmellik yaklaşımının toplumun her kesiminde yaygınlık kazanmasını sağlamayı amaçlıyor. Bu program ile kuruluşların performans iyileştirme stratejisi olarak EFQM Mükemmellik Modelini esas alan özdeğerlendirme yöntemleri ile güçlü ve iyileştirmeye açık alanlarını düzenli aralıklarla belirleyip bulgular doğrultusunda sürekli iyileştirmeyi planlamaları ve uygulamaları hedefleniyor” diyerek sözlerini tamamladı.