Temsil ettiği global markalar, bilgi birikimi, tecrübesi, organizasyon yapısı ve finansal gücü ile Türkiye ve EMEA (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) bölgesinde lider olan Lidya Grup, Avrupa’nın sayılı birkaç firması arasındadır.
Bizlere, kendinizden, kurucusu olduğunuz Lidya Grup’tan ve dijital baskı sektöründen bahseder misiniz?
1969 İstanbul doğumluyum. Pertevniyal Lisesi ve 1986- 1990 İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi mezuniyeti, İÜ Uluslararası İngilizce İşletme masterı ve 1990-1991 İngiltere’de Bedford College’de 1 yıl lisans eğitimi aldım. Türkiye’ye dönünce, 1992 yılında profesyonel meslek hayatıma servis mühendisi olarak başladım. Ardından Xerox Türkiye’ye transfer oldum, 25 yaşında satış müdürü ve 29 yaşında direktörlük görevlerini üstlendim. Xerox’un dünya çapında kendi içindeki yöneticilerini “iş ortağı yapma programı” kapsamında Türkiye’den seçilen kişi oldum. Xerox Türkiye’nin desteği ve o tarihteki Belçikalı genel müdürümün beni motive etmesi ile “Lidya Bilişim”i 2001 yılında kurduk ve Xerox’un bölge bayisi olduk. 2012’de Epson distribütörü olduk. 2015’de EFI distribütörü olduk. 2019’da kendi markamız Sutec’i pazara sunduk. 2022’de Lidya Grup Dijital Deneyim ve Eğitim Üssü’nün açılışını yaptık. 2022’de Birleşik Krallık’ta “Lydia Digital ltd” açılışını yaptık. 2022’de Kongsberg distribütörü olduk. 2023’de Duplo distribütörü olduk. 2023’de Lidya olarak, Xerox’un Türkiye’deki şirketini satın aldık. Kısaca, Lidya ekibi olarak, işimizi çok seviyoruz ve çok iyi yapıyoruz. Temsil ettiğimiz Xerox, Epson, Efi, Kongsberg, Duplo, Keundo ve kendi markamız Sutec, hitap ettikleri segmentlerde dünyanın en iyi markalarıdır. Firma olarak, daima müşterilerimizin yanında yer alarak müşterilerimize teknoloji danışmanlığı yapıyoruz ve proje finansmanı sağlıyoruz. Çok güçlü olduğumuz satış sonrası servis hizmetimizde ülkemizdeki 8 bölgedeki merkez ofislerimiz ve 23 bayimizle çözüm odaklı yaklaşıyoruz.
Dijitalleşme, baskı sektöründe neleri değiştirdi?
Dijital baskı makineleri sektöründeki gelişmeler, A4 kağıttan 5 metre ebata ve 15 santim kalınlığa kadar, farklı malzemelere (ahşap, metal, cam, kumaş vb) baskı yapılmasını mümkün kıldı. “Dijitalleşme”, kişiselleşmeyi de sağladı ve kitlesel üretim yerine kişiye özel baskılar uygun maliyetlerle yapılabilir hale geldi. Dijital baskı sayesinde, baskı öncesi hazırlık gerekmeden, bilgisayarda hazırlanan bir tasarım, direk ilgili materyale basılabilir duruma gelmiştir. Baskı sektörümüz büyük bir sektör, dünyadaki büyüklüğü 800 milyar dolar civarında iken, ülkemizde yaklaşık 9 milyar dolar civarında olduğu belirtiliyor.
Lidya Grup’un, Xerox’un Türkiye şirketini satın alması değerlendirir misiniz?
Xerox’un, benim ve Lidya Grup’un hayatında yeri büyük. Lidya Grup, 2001 yılında Xerox’un bölge bayisi olmak için kuruldu. 2023 yılının Ekim ayında, Xerox’un Türkiye’deki şirketini satın aldık. Amerika merkezli şirketin gerçekleştirdiği bu satış ile Lidya Grup olarak sektördeki yerimizi güçlendik ve yeni pazarlarda konumlanmayı hedefledik. İlk etapta 20 milyon dolarlık bir yatırım ile hayata geçen projemizi, devam eden 5 yıl içerisinde hem ülkemizdeki baskı üretiminin artması hem online operasyonu kuvvetlendirmek adına 40 milyon dolarlık ilave ek yatırım ile sürdürmeyi planlıyoruz.
Lidya Grup, hangi markaları temsil ederek, dijital baskı sektöründe faaliyet gösteriyor?
Temsil ettiğimiz Xerox, Epson, Efi, Kongsberg, Duplo, Keundo ve kendi markamız Sutec ile dijital baskı makineleri sektöründe, uçtan uca baskı alanındaki farklı teknolojileri bir arada sunan dünyanın sayılı firmalarından birisiyiz. Temsil ettiğimiz global markalar, bilgi birikimimiz, tecrübemiz, organizasyon yapımız ve finansal gücümüz ile Türkiye ve EMEA (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) bölgesinde lideriz ve Avrupa’nın sayılı birkaç firması arasındayız.
2024 için oluşturduğunuz projeler ve hedefler nelerdir?
Lidya Grup için şartlar ne olursa olsun, enerjimiz ve moralimiz daima zirvededir, hedeflerimiz büyüktür ve en önemlisi de sermayemiz güçlüdür. Bizler, her türlü dalgalı denizde büyümeye devam ederiz, çünkü DNA’mız büyüme odaklıdır. Temsil ettiğimiz global markalarımız ile geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yılı da, yeni fırsatlara odaklanarak ve tüm gücümüzle çalışarak tamamlayacağız. 2024 yılında vites büyüterek, ülkemizde ve İngiltere başta olmak üzere Avrupa’da büyümeyi sürdürüyoruz.
Proje finansmanı da sağlayan bir şirketsiniz. Bu konu hakkında da bilgi almak isteriz.
Müşterilerimizi ve yatırımcıları, daima teknoloji ile buluştururken, sektörümüze önderlik etmeyi sürdürüyoruz. Sadece ürün ve hizmet tedarikçisi olmanın ötesinde, her projeyi farklı bir vizyon ile yorumlayarak, müşterilerimize teknoloji danışmanlığı da yaparak, en uygun ürünü, çözümü ve servisi sunuyoruz. Lidya Grup olarak, 20 yılda 120 milyon dolara yakın proje finansmanı sağlayarak, dijital baskı sektöründe pazarın büyümesine liderlik ettik ve etmeye devam ediyoruz.
Biraz iş dışına çıkarsak hobilerinizden bizlere bahseder misiniz? Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Hobilerim arasında, kitap okumak var. Tarih ve biyografi ilgi alanım. Önemli başarılar elde eden, liderlerin, bilim adamlarının ve sanatçıların biyografilerini okurum. Türkiye tarihi, dünya tarihi ve bölge tarihi ile ilgilenirim. Her türlü sanat ile ilgili kitaplara merakım var. Kitap okumanın dışında, heykel ve resim özel ilgi alanıma giriyor. Heykeltıraş Mehmet Aksoy’un “aynaya bakan kadın heykeli” ve “sevişen yılanlar heykeli” İstanbul’daki evimizde yer alıyor. Son dönemin genç heykeltıraşlarından Dinçer Güngörür’ün eserlerine sahibiz. Hem Türkiye, hem Londra’daki evimizde ve iş yerlerimizde, resim ve heykel alanında beğendiğimiz sanatçıların eserlerinden oluşan koleksiyona sahibiz.
İşiniz gereği dijitalleşmeye ve yeniliğe açık olduğunuzu düşünüyoruz. Yenilikçi misiniz, gelenekçi mi?
Benim, iyi bir öğrencilik hayatım oldu ve teknoloji tutkum eğitim hayatımın başından beri vardı. Kendimi bildim bileli, mühendisi olmak istiyordum. İTÜ elektrik ve elektronik mühendisliği bölümünü okudum ve bilim adamı olarak teknoloji ile uğraşmaya ilgim vardı. Özetle, hayatım boyunca, teknolojinin her alanını yakından takip etmeye ve kullanmaya çalışıyorum. Bu anlamda, teknolojik gelişmelere açığım, yakından takip ediyor ve kullanıyorum.
Hayat mottonuz nedir?
Üniversite yıllarımda aldığım bir poster vardı. Gülen bir yüzün olduğu posterde, “Think Positive” Türkçe anlamı ile “Olumlu Düşün” yazıyordu. Üniversite hayatım sırasında, 4 yıl boyunca bu postere baktım. Hayat mottomu, aslında bu poster çok güzel özetliyor. Ben, her türlü koşulda pozitif olan, her türlü stres ve zorlukta olayların pozitif taraflarını bulmaya ve çıkartmaya çalışan birisiyim. Örneğin, Türkiye’deki iş hayatının stres seviyesi, batı Avrupa ülkelerine göre, çok daha yüksektir. Bu anlamda stresi yönetmek için “pozitif bakış” açısı oldukça önemlidir. Çünkü çok fazla değişkenin olduğu, çok dinamik bir ortamda iş hayatını yönetmeye çalışıyoruz. Birinci hayat mottom olarak, pozitif bakış açısının her koşulda işe yaradığını düşünüyorum. İkinci hayat mottom ise, hedef ile hareket ediyor olmaktır. Her şeyi önce planlayan ve sonra da bunu ölçmeye çalışan bir bakış açısına sahibim. “Hedeflerini yüksek koy, yükselirsin” bakış açısı da önemli bir hayat felsefemdir.